Hassan bin Sabit’in Hemziyyesinin İlk Kısmı ve Türkçe Çevirisi [1/2]

Hassân b. Sâbit (حسّان بن ثابت), hiç kuşkusuz hem Cahiliye hem de İslam döneminin en önemli şairlerinden biri. Sâbit’i daha çok Müslüman olduktan sonra Hz.Peygamber’e yazdığı şiirleriyle tanıyoruz. “Hemziyye” adlı meşhur şiirinde ise, şairin hayatının her iki döneminden de izler görmek mümkün. Kasidenin ilk on beyitini Cahiliye döneminde; devamını ise Müslüman olduktan sonra, Mekke henüz fethedilmeden söylediği rivayet ediliyor. [1] Şair 32 beyitten oluşan “Hemziyye” şiirinde, Hz. Peygamberi övmüş ve Ebu Süfyan’ı hicvetmiştir.

İki kısım halinde yayınlayacağımız şiirin ilk on beş beyitini yazımızda bulabilirsiniz.

Şiirin ikinci kısmı

Dakika 1:53’e kadar yazımızda bulabilirsiniz.

Önce Şiir

هَمْزِيَّةُ حَسَّان بن ثَابِت

Hassân b. Sâbit’in Hemziyyesi

عَفَتْ ذَاتُ الأَصَابِعِ فَالجِوَاءُ

إِلى عَذْرَاءَ مَنْزِلُها خَلاءُ

Silindi Zât’ul-esâbi’ ve el-Civâ,

Azrâ’ya kadar; ıssızdır (Gassânî) konakları.

دِيَارٌ مِنْ بَنِي الحَسْحَاسِ قَفْرٌ

تُعَفِّيهَا الرَوَامِسُ وَالسَمَاءُ

Benî Hashâs’dan hâli oldu diyar

Örttü izlerini yağmur ve rüzgâr

وَكَانَتْ لَا يَزَالُ بِهَا أَنِيسٌ

خِلَالَ مُرُوجَهَا نَعَمٌ وَشَاءُ

Oysa orada hala konaklayanlar vardı,

Otlakları arasında da koyunlar ve develer.

فَدَعْ هَذا وَلَكِن مَنْ لِطَيْفٍ

يُؤَرِّقُنِي إِذَا ذَهَبَ العِشَاءُ

Şimdi bırak bunu da bahset,

Gece olunca beni uykusuz bırakan o hayalden

لِشَعْثاَءَ الَّتي قَدْ تَيَّمَتْهُ

فَلَيْسَ لِقَلْبِهِ مِنْهَا شِفَاءُ

Onu deli divane eden Şa’sâ’dan

Kalbine ondan bir şifa da bulunmaz

كَأَنَّ سَبِيئَةً مِن بَيْتِ رَأْسٍ

يَكُونُ مِزَاجَهَا عَسَلٌ وَمَاءُ

Sanki Beyt’u Re’s’ten bir şarap var

Dişlerinin üstünde; katılmış ona bal ve su

عَلى أَنْيَابِهَا أَوْ طَعْمُ غَضٍّ

مِنَ التُفَّاحِ هَصَّرَهُ الجَنَاءُ

Ya da olgunluğundan dalını eğen

Elmalardan birinin sulu tadı

إِذَا مَا الأَشْرِبَاتُ ذُكِرنَ يَوْماً

فَهُنَّ لِطَيِّبِ الرَاحِ الفِداءُ

Ne vakit bahsedilse içeceklerden,

Şarabın güzelliğine hepsi de fedâdır

نُوَلَّيْهَا المَلامَةَ إِنْ أَلَمْنَا

إِذَا مَا كَانَ مَغْثٌ أَوْ لِحَاءُ

Şaraptır sorumlusu kınanacak bir iş yaparsak;

Dövüşmeye başlar veya küfürler savurursak

وَنَشْرَبُهَا فَتَتْرُكُنَا مُلُوكاً

وَأُسْداً ما يُنَهْنِهُنا اللِقاءُ

İçince şarabı, buluşmamızın sonuna dek

Dönüştürür bizi meliklere ve aslanlara

عَدِمنا خَيْلَنا إِن لَم تَرَوها

تُثيرُ النَقْعَ مَوعِدُهَا كَداءُ

Yok olsun atlarımız; eğer görmüyorsanız

Kedâ’da onları tozu dumana katarlarken

يُبَارِينَ الأعِنَّةَ مُصْعِدَاتٍ

عَلى أَكْتَافِهَا الأَسَلُ الظِمَاءُ

Yarışırlar dizginleriyle, tırmanırlar yukarı

Omuzlarında susamış oklar taşırlar

تَظَلُّ جِيَادُنا مُتَمَطِّرَاتٍ

تُلَطِّمُهُنَّ بِالخُمُرِ النِسَاءُ

Atlarımız hâlâ hızla koşarlarken

Kadınlar örtülerini atlarımızın yanaklarına çalar

فَإِمَّا تُعْرِضُوا عَنّا اِعْتَمَرْنا

وَكانَ الفَتْحُ وَاِنكَشَفَ الغِطَاءُ

Ya bize yol verirsiniz ve umremizi yaparız

Böylece şehir fethedilir ve örtü açılır

وَإِلّا فَاِصبِروا لِجَلادِ يَومٍ

يُعينُ اللَهُ فِيهِ مَنْ يَشَاءُ

Ya da Allah’ın dilediğine yardım edeceği

O çarpışma gününe hazırlanırsınız

Şiir Notları

1) Hassân b. Sâbit Kimdir?

Hazrec kabilesine mensup olan Hassân b. Sâbit, Medine’de doğmuştur. Ayrıca Hazrec kabilesinin Benî Neccâr kolundan geldiği için Resulullah ile soy yakınlığı bulunmaktadır. Hassân’ın şiir yeteneği ailesinden gelmektedir; babası ve dedesi de şairdir [2]. Hassân b. Sâbit, uzun zaman Gassânî ve Hîre meliklerine şiir söyleyerek geçimini sağlamıştır. Onların saraylarında belli müddetler konaklamıştır. 

Hassân b. Sâbit’in İkinci Akabe Biatında İslam’ı kabul ettiği ve bu sırada altmış yaşlarında olduğu rivayet edilmiştir. Şair, Müslüman olduktan sonra şiirlerini Hz. Peygamber için söylemeye başlamış ve Resulullah’ı hicveden Mekkelilere şiirleriyle cevap vermiştir [3]. Resulullah Hassân’ın şiirlerini duyduğunda, “Bu sözler, onlara isabet eden oktan daha çok acı verir” diyerek onu teşvik etmiştir. Arap tarihçilere göre Hassân b. Sâbit, hayatının altmış senesini Cahiliye’de; kalan altmış senesini de İslam’da geçirmiştir. Hicri 60 senesinde, Muaviye’nin hilafeti döneminde, hayata gözlerini yummuştur. Bununla birlikte doğum ve ölüm tarihi ile ne kadar yaşadığı konusunda farklı görüşler de bulunmaktadır. 

el-Esmâi, Hassân b. Sâbit’in Arapların en iyi şairlerinden biri olduğunu söylemiştir. Bununla birlikte, Hassân b. Sâbit’in şiirinin Müslüman olduktan sonra etkisini yitirdiğini düşünenler de vardır. Hassân b. Sâbit, bu duruma kendi döneminde “Muhakkak ki İslam, yalandan sakındırır; şiiri ise yalanı süsler” sözleriyle cevap vermiştir [4].

2) Şair Bize Ne Anlatıyor?

Silindi Zât’ul-esâbi’ ve el-Civâ/ Azrâ’ya kadar; (Gassânî) konakları ıssız/ Benî Hashâs’dan hâli oldu diyar/ Örttü izlerini yağmur ve rüzgâr

Cahiliye şiirlerine eski kalıntıları zikrederek başlamak bir tür gelenek haline gelmiştir. Hassân b. Sâbit de özlediği günleri yâd ederek söze başlar. Hassân b. Sâbit, gençliğinde Gassânî meliklerinin saraylarında onları öven şiirler söylemiş, onlar tarafından da güzel karşılanmıştır. 

Sanki Beyt’u Re’s’ten bir şarap var/ Dişlerinin üstünde; katılmış ona bal ve su/ Ya da olgunluğundan dalını eğen/ Elmalardan birinin sulu tadı

Şair burada sevdiği kadının ağzındaki suyu en güzel şaraba yahut tatlı ve sulu elmaya benzetmektedir. Sevgilinin benzer şekillerde övülmesi Cahiliye şiirlerinde karşılaşılan bir durumdur.

İçince şarabı, buluşmamızın sonuna dek/ Dönüştürür bizi meliklere ve aslanlara

Bu dizenin ve önceki dizelerin Hassân b. Sâbit’in Cahiliye’de söylediği dizeler olduğu düşünülüyor. Bir rivayete göre Hassân b. Sâbit, kendi kavminden içki içen gençleri görüp onları ayıplamıştır. Bunun üzerine gençler içkiyi öven bu dizeyi ona okumuştur. Hassân b. Sâbit ise “Allah’a yemin olsun, Müslüman olduktan sonra hiç içmedim” diyerek cevap vermiştir.

Yok olsun atlarımız; eğer görmüyorsanız/ Kedâ’da onları tozu dumana katarlarken/ Yarışırlar dizginleriyle, tırmanırlar yukarı/ Omuzlarında susamış oklar taşırlar

Bu dizelerden itibaren Hassân b. Sâbit, Mekkelileri tehdit etmeye başlar. Öncelikle Müslümanlar Mekke’yi fethetmek için azmetmiştir. Eğer atları şehre girmek için Mekke’nin yüksek tepelerinden biri olan Kedâ’ya gelmeyecekse, o halde o atlar boşunadır. 

Aksine, Müslümanların atları dizginleriyle yarışır. Yani sahibi dizgine nasıl kolaylıkla hakim olursa, ata da öyle kolay hakim olur. Atların susamış oklar taşıması ise, Müslümanların azmine işarettir.

Atlarımız hala hızla koşarlarken/ Kadınlar örtülerini atlarımızın yanaklarına çalar

Burada ifade edilmek istenen, şehre girişte hiçbir Mekkeli erkeğin korkudan karşılarına çıkamayacaklarıdır. Mekke’yi sadece, şehre girmeye çalışan atlara başörtüleri ile vuran kadınlar savunmaya çalışır. Rivayetlere göre bu olay, Mekke’nin fethinde gerçekten yaşanmıştır. Müslümanlar Mekke’ye Kedâ’dan girmiştir ve Mekkeli kadınlar da onları başörtülerini savurarak engellemeye çalışmıştır. Bu sebeple bu beyitlerin, Hassân b. Sâbit’e ilham edildiği düşünülür.

Ya bize yol verirsiniz ve umremizi yaparız/ Böylece şehir fethedilir ve örtü açılır/ Ya da Allah’ın dilediğine yardım edeceği/ O çarpışma gününe hazırlanırsınız

Burada “örtü açılır” sözüyle, Allah’ın Mekke’nin fethine dair vaadinin gerçekleştiği kastediliyor olabilir. Ya da Mekke’nin üstündeki inançsızlık perdesinin kalktığı ve şehrin gerçek yüzünün açığa çıktığı anlatılıyor olabilir. Bu beyitlerde Mekke halkı yeniden tehdit edilir. Eğer şehre girişlerine izin verilmezse, savaşa hazır olmalıdırlar.

Çeviri Notları

  • Zât’ul-esâbi’, el-Civâ ve Azrâ: Bunlar Gassani meliklerinin yaşadıkları diyarlardır. Hassan b. Sabit daha önce onları methetmiş ve cömertliklerinden faydalanmıştır.
  • Benu’l Hashâs: Bir Arap kavmidir. İbn Fâris’e göre el-Hashâs, açlığı cömertliğiyle kovan kişidir. Dolayısıyla, burada da kastedilen cömert kişiler ve onların destekçileridir.
  • مَنْزِلُها: Gassânî konakları olarak tercüme ettiğimiz kelimedeki “ها” zamiri Gassânîleri işaret etmekte.
  • رَوَامِس: Rüzgârlar diye çevirdiğimiz kelime “رامِسَة” kelimesinin çoğuludur. Asıl anlamı “estiğinde toprağı kaldırıp izleri silen, gizleyen, toprağı düz hale getiren rüzgâr” demektir. Kelime; “gömmek, defnetmek, izleri yok etmek” anlamına gelen رَمَسَ fiilinden türemiştir.
  • السَّماء: Yağmur olarak çevirdiğimiz kelime “gökyüzü” anlamına gelmektedir. Ancak, bu beyitte kastedilen yağmurdur.
  • إِذَا ذَهَبَ العِشَاءُ: “gece olunca” şeklinde çevirdiğimiz ifade aslında, “akşamın ilk vakti geçince” anlamına gelir. Burada gecenin ilerleyen saatleri kastedilmektedir.
  • Şa’sa: bir kadın ismidir. Bu kişinin Beni Nadir kabilesine mensup Yahudi bir reis olan Sellam b. Mişkem’in kızı olduğu söylenir. İbn Arabi Nevâdir’inde, Şa’sa’nın Huzaa kabilesine mensup bir kadın olduğunu belirtir [5]. Sellam b. Mişkem, Hz. Safiye’nin ilk eşidir [6]. Ayrıca Hayber’in fethinde eşi Zeyneb bint Hâris’in Resulullah’a zehirli kuzu sunduğuna dair rivayetler bulunur [7].
  • Beytü Re’s: Şarabıyla meşhur bir yerin ismidir. Ürdün’de olduğu söylenir.
  • هَصَّرَهُ الجَنَاءُ: “olgunluğundan dalını eğen” şeklinde çevirdiğimiz ifade aslında “hasadın eğdiği elma” demektir ve elmanın olgunluğunu ifade eder. Yani elmanın artık hasat vakti gelmiştir ve elma ağırlaşarak dalını eğmiştir.
  • ما يُنَهْنِهُنا اللِقاء: “buluşmamızın sonuna dek” diye çevirdiğimiz cümlenin, aslında “görüşme bizi engelleyene kadar” anlamına geldiğini düşünüyoruz. Bu ifade ise, şarabın tesirinin geçtiği vakte işaret ediyor olabilir.
  • Kedâ: Mekke’nin etrafındaki tepelerden biridir. 
  • يُبَارِينَ الأعِنَّةَ: bu ifade başka rivayetlerde  يُبَارِينَ الأَسِنَّةِ مُصْغِيَاتٍ şeklinde de geçer.

Yeni Kelimeleri Yoklayalım

Kaynaklar

Not: Şiir açıklamalarında Berkûkî’nin şerhini esas aldık.

[1]  el-Berkûkî, A. (1929). Şerh’u Dîvan’il-Hassân bin Sâbit el-Ensârî. el-Mektebetu’r-Rahmaniyyetu bi-Mısr.

[2] el-İskenderî, A., Emin, A., & el-Cârim, A. vd. (1934). el-Mufassal fi Târih’il-edeb’il-Arabî (Vol. 1). Matbaatu Mısr. 106.

[3] Hüseyin Elmalı, “SÂBİT, Hassân b.” DİA.

[4] el-İskenderî, A., Emin, A., & el-Cârim, A. vd. (1934). A. g. e. 106-112.

[5] el-Berkûkî, A. (1929). A. g. e.

[6] Aynur Uraler, “SAFİYYE”. DİA.

[7] Muhammed Hamîdullah, “HAYBER”. DİA.

Yorumunuzu Buraya Bırakabilirsiniz:

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Kategoriler

Abone Olun

Yeni yazılarımızı herkesten önce okumak ve etkinliklerimizden haberdar olmak için mail bültenimize abone olabilirsiniz.

Son Yazılar

Bir Eleştirmen Gözüyle Toplum: Zeki Mübarek’in Üç Eleştirel Metni ve Türkçe Çevirileri

Mısırlı düşünür, edebiyatçı, şair ve eleştirmen Zekî Mübârek (زكي مبارك) Mısır’ın İngiliz sömürgesi altında olduğu yıllarda yaşamış, işgal esnasında halkı işgalcilere...

Bir Mabede Ağıt: Hafız İbrahim’in Ayasofya Şiiri ve Türkçe çevirisi

Dünya kültür mirasları arasına adını altın harflerle yazdıran Ayasofya'yı, yaklaşık 1500 yıl ayakta kalarak iki farklı dini ve kültürel dokuya ev...

İstilanın Ömrü: Mahmud Derviş’in “Gelişigüzel Kelimeler Arasından Geçip Gidenler” Şiiri ve Türkçe Çevirisi

Filistin'in ulusal şairi kabul edilen Mahmûd Dervîş (مَحْمُود دَرْوِيش), şiirleriyle Filistin’in özünü anlamaya ve yansıtmaya çalışır. Sizler için çevirdiğimiz "Gelişigüzel Kelimeler...