İstilanın Ömrü: Mahmud Derviş’in “Gelişigüzel Kelimeler Arasından Geçip Gidenler” Şiiri ve Türkçe Çevirisi

Çeviri ve Yazı: Serap Uçma

Editörler: Esra İldeş Yılmaz, Yasir Maviş

Son Okuma: Budour Albitar

Filistin'in ulusal şairi kabul edilen Mahmûd Dervîş (مَحْمُود دَرْوِيش), şiirleriyle Filistin’in özünü anlamaya ve yansıtmaya çalışır. Sizler için çevirdiğimiz "Gelişigüzel Kelimeler Arasından Geçip Gidenler" (عَابِرُونَ فِي كَلاَمٍ عَابِرٍ) adlı ünlü şiirinde şair; duygular, anılar ve umutları bir bir örerek okuyucularını Filistinlilerin kimlik, adalet ve kendi kaderini tayin etme mücadelelerinin gücünü hissettiren dokunaklı bir dünyaya davet eder. İlkFilistin İntifadası'nın gerçekleştiği 1988 yılında yayımlanan bu şiir [1], İsrailli politikacıları bir hayli kızdırmış ve şiirin yayımlanması yasaklanmıştır. Filistinlilerin bölge topraklarının asıl sahibi olduğunu göstererek işgalin geçici olduğunu, kaçınılmaz olarak biteceğini vurgulayan Dervîş'in şiiri zorluklara göğüs gererek özgürlük arzulayan bir halkın isyan çığlığı olarak da yankılanır kulaklarda.

 

عَابِرُونَ فِي كَلاَمٍ عَابِرٍ

أَيُّهَا الْمَارُّونَ بَيْنَ الْكَلِمَاتِ الْعَابِرَةِ

اِحْمِلوا أَسْمَاءَكُمْ، وَانْصَرِفُوا

وَاسْحَبُوا سَاعَاتِكُمْ مِنْ وَقْتِنَا، وَانْصَرِفُوا

وَخُذُوا مَا شِئْتُمُ مِنْ زُرْقَةِ الْبَحْرِ وَرَمْلِ الذَّاكِرَةِ

وَخُذُوا مَا شِئْتُمُ مِنْ صُوَرٍ، كَيْ تَعْرِفُوا

أَنَّكُمْ لَنْ تَعْرِفُوا

كَيْفَ يَبْنِي حَجَرٌ مِنْ أَرْضِنَا سَقْفَ السَّمَاءِ

أَيُّهَا الْمَارُّونَ بَيْنَ الْكَلِمَاتِ الْعَابِرَةِ

مِنْكُمُ السَّيْفُ- وَمِنَّا دَمُنَا

مِنْكُمُ الْفُوْلَاذُ وَالنَّارُ- وَمِنَّا لَحْمُنَا

مِنْكُمُ دَبَّابَةٌ أُخْرَى- وَمِنَّا حَجَرُ

مِنْكُمُ قُنْبُلَةُ الْغَازِ- وَمِنَّا الْمَطَرُ

وَعَلَيْنَا مَا عَلَيْكُمْ مِنْ سَمَاءٍ وَهَوَاءٍ

فَخُذُوا حِصَّتَكُمْ مِنْ دَمِنَا… وَانْصَرِفُوا

وَادْخُلُوا حَفْلَ عَشَاءٍ رَاقِصٍ... وَانْصَرِفُوا

وَعَلَيْنَا، نَحْنُ، أَنْ نَحْرُسَ وَرْدَ الشُّهَدَاءِ

وَعَلَيْنَا، نَحْنُ، أَنْ نَحْيَا كَمَا نَحْنُ نَشَاءُ

أَيُّهَا الْمَارُّونَ بَيْنَ الْكَلِمَاتِ الْعَابِرَةِ

كَالْغُبَارِ الْمُرِّ مُرُّوا أَيْنَمَا شِئْتُمْ وَلَكِنْ

لَا تَمُرُّوا بَيْنَنَا كَالْحَشَرَاتِ الطَّائِرَةِ

فَلَنَا فِي أَرْضِنَا مَا نَعْمَلُ

وَلَنَا قَمْحٌ نُرَبِّيهِ وَنُسْقِيهِ نَدَى أَجْسَادِنَا

وَلَنَا مَا لَيْسَ يُرْضِيكُمْ هُنَا

حَجَرٌ... أَوْ حَجَلُ

فَخُذُوا الْمَاضِي، إِذَا شِئْتُمْ إِلَى سُوقِ التُّحَفِ

وَأَعِيدُوا الْهَيْكَلَ الْعَظْمِيَّ لِلْهُدْهُدِ، إِنْ شِئْتُمْ

عَلَى صَحْنِ خَزَفٍ

لَنَا مَا لَيْسَ يُرْضِيكُمْ، لَنَا الْمُسْتَقْبَلُ

وَلَنَا فِي أَرْضِنَا مَا نَعْمَلُ

أَيُّهَا الْمَارُّونَ بَيْنَ الْكَلِمَاتِ الْعَابِرَةِ

كَدِّسُوا أَوْهَامَكُمْ فِي حُفْرَةٍ مَهْجُورَةٍ، وَانْصَرِفُوا

وَأَعِيدُوا عَقْرَبَ الْوَقْتِ إِلَى شَرْعِيَّةِ الْعِجْلِ الْمُقَدَّسِ

أَوْ إِلَى تَوْقِيتِ مُوسِيقَى الْمُسَدَّسِ

فَلَنَا مَا لَيْسَ يُرْضِيكُمْ هُنَا، فَانْصَرِفُوا

وَلَنَا مَا لَيْسَ فِيكُمْ: وَطَنٌ يَنْزِفُ وَشَعْبٌ يَنْزِفُ

وَطَنٌ يَصْلُحُ لِلنِّسْيَانِ أَوْ لِلذَّاكِرَةِ

أَيُّهَا الْمَارُّونَ بَيْنَ الْكَلِمَاتِ الْعَابِرَةِ

آنَ أَنْ تَنْصَرِفُوا

وَتُقِيمُوا أَيْنَمَا شِئْتُمْ وَلَكِنْ لَا تُقِيمُوا بَيْنَنَا

آنَ أَنْ تَنْصَرِفُوا

وَلْتَمُوتُوا أَيْنَمَا شِئْتُمْ وَلَكِنْ لَا تَمُوتُوا بَيْنَنَا

فَلَنَا فِي أَرْضِنَا مَا نَعْمَلُ

وَلَنَا الْمَاضِي هُنَا

وَلَنَا صَوْتُ الْحَيَاةِ الْأَوَّلِ

وَلَنَا الْحَاضِرُ، وَالْحَاضِرُ، وَالْمُسْتَقْبَلُ

وَلَنَا الدُّنْيَا هُنَا... وَالْآخِرَةُ

فَاخْرُجُوا مِنْ أَرْضِنَا

مِنْ بَرِّنَا... مِنْ بَحْرِنَا

مِنْ قَمْحِنَا... مِنْ مِلْحِنَا... مِنْ جُرْحِنَا

مِنْ كُلِّ شَيْءٍ، وَاخْرُجُوا

مِنْ مُفْرَدَاتِ الذَّاكِرَةِ

…أَيُّهَا الْمَارُّونَ بَيْنَ الْكَلِمَاتِ الْعَابِرَةِ

Gelişigüzel Kelimeler Arasından Geçip Gidenler

Ey gelişigüzel kelimeler arasından geçip gidenler

Yüklenin isimlerinizi ve defolun

Çekin saatlerinizi vaktimizden ve defolun

Alın denizin maviliğinden ve hafızanın kumundan dilediğiniz kadar

Dilediğiniz kadar fotoğraflayın

Böylece anlayın, asla anlayamayacağınızı

Nasıl inşa ettiğini göğün çatısını, toprağımızdan bir taşın

Ey gelişigüzel kelimeler arasından geçip gidenler

Sizler kılıçla gelirsiniz, bizler kanımızla

Sizler çelik ve ateşle, bizler canımızla

Sizden bir tank daha, bizden taş

Sizden gaz bombası, bizden yağış

Ve altındayız sizinle aynı göğün, havanın

Alın kanımızdan payınızı ve defolun

Yemekli bir dans partisine katılın, ve defolun

Biz korumalıyız şehitlerin güllerini

Ve yaşamalıyız, dilediğimiz gibi

Ey gelişigüzel kelimeler arasından geçip gidenler

Acı bir toz bulutu gibi geçin dilediğiniz yerden, ancak

Gezinmeyin çevremizde uçuşan böcekler gibi

Yapacak işlerimiz var toprağımızda

Buğdayımız var, terimizin sulayıp yetiştirdiği

Memnun etmeyen şeyler var burada sizi

Bir taş veyahut keklik

Dilerseniz götürün geçmişi antika pazarına

Hüdhüd’e geri götürün dilerseniz iskeleti

Seramik bir tabakta

Memnun etmeyen şeylerimiz var sizi; gelecek bizim ve bizim

Yapacak işlerimiz var toprağımızda

Ey gelişigüzel kelimeler arasından geçip gidenler

Yığın kuruntularınızı ıssız bir çukura ve defolun

Çevirin akrebi altın buzağının meşru olduğu döneme

Ya da tabancanın melodisini çalma vaktine

Sizi memnun etmeyen şeylerimiz var burada, defolun

Sahibiz, sizde olmayanlara: kanayan bir halk, kanayan bir vatan

Unutulması ya da hatırlanması mümkün bir vatan

Ey gelişigüzel kelimeler arasından geçip gidenler

Geldi defolma vaktiniz

Nerede yaşamak istiyorsanız yaşayın ancak bizim aramızda yaşamayın

Geldi defolma vaktiniz

Nerede ölmek isterseniz ölün ancak bizim aramızda ölmeyin

Yapacak işlerimiz var toprağımızda

Mazi bizim burada

İlk yaşam sesi bizim

Şimdi, şimdi ve gelecek bizim

Burada dünya ve ahiret bizim

Terk edin ülkemizi

Toprağımızı, denizimizi

Buğdayımızı, tuzumuzu, yaralarımızı

Her şeyi

Hafızanın anılarından çıkın

Ey gelişigüzel kelimeler arasından geçip gidenler

Çeviri Notları

  • وَأَعِيِدُوا الْهَيْكَلَ الْعَظْمِيَّ لِلْهُدْهُدِ: "Hüdhüd’e geri götürün dilerseniz iskeleti" olarak çevirdiğimiz dizede "iskelet" ile kastedilen Süleyman Mâbedi'dir. Nitekim el-Heykelu'l azmiyy iskelet anlamına gelmekle beraber heykel kelimesinin bir anlamı da mabettir. Şair burada mabed yerine iskelet yazarak bir söz oyunu yapmıştır.

  • وَأَعِيدُوا عَقْرَبَ الْوَقْتِ إِلَى شَرْعِيَّةِ الْعِجْلِ الْمُقَدَّسِ: Çevirisini "Çevirin akrebi altın buzağının meşru olduğu döneme" olarak yaptığımız dizenin içinde yer alan altın buzağı (الْعِجْلِ الْمُقَدَّسِ) Kur'an-ı Kerim'de Tâhâ Suresi'nde anlatılan kıssa ile ilgilidir.

Yeni Kelimeleri Yoklayalım

Kaynaklar

[1] Karaman, M.L. (1996). Filistin. TDV İslam Ansiklopedisi,13, 89-103.

Önceki
Önceki

Bir Mabede Ağıt: Hafız İbrahim'in Ayasofya Şiiri ve Türkçe Çevirisi

Sonraki
Sonraki

Aşıklar Sultanı İbnü’l-Farız’ın Faiyyesi ve Türkçe Çevirisi [3/3]