Aşıklar Sultanı İbnü’l-Farız’ın Fâiyyesi ve Türkçe Çevirisi [3/3]

İbnü’l-Fârız’ın (ابْنُ الْفَارِض), Fâiyye’sinin üçüncü ve son bölümünü sizlere takdim ediyoruz. Hazret, kendisi için aşkın esas olduğunu ve aşkın vuslattan mücerret olarak bizatihi güzel hakikatini ifade ederek, kendini kınayanlara kulak tıkadığını söylemektedir. Dolayısıyla Sevgilisi kendisinden yüz çevirse de o aşkına sadıktır ve sevgisini kendine nimet bilmektedir. Muhabbeti vesilesiyle kendi acz ve zaafını bilen aşık, “mahbubun” izzet ve azametini daha iyi anlamaktadır. Böyle bir Sevgili için aşık her şeyini feda da etse bu ancak hamd edilecek bir iştir. Sevgilinin güzellikleri ve güzelliğinin tecellileri aşığın gözü için, onun hakkındaki bahisler ise kulağı için birer mücevher hükmündedir. Ruhu ise O’nun esmasındaki hakikatlere müştaktır. Bu tarîkte ulaştığı hakikatleri “Duydum senin işitmediğini, gördüm görmediklerini/Tanıdım tanıyamadıklarını ve bildim bilmediklerini” beytiyle ifade eden şair, Sevdiğinden asla uzak kalamayacağını da “Yoktur kabahati uzaklığın, sevdiğim benle beraberdir/Gözbebeğimden ıraksa da gönülden ırak değildir” diyerek onun “şahdamarından daha yakın” olduğuna imada bulunmaktadır.

Henüz Okumadıysanız:

Yazının ilk kısmı / ikinci kısmı

Dakika 5.40-8.57 arasını yazımızda bulabilirsiniz.

Önce Şiir

İbnü’l-Farız’ın Fâiyyesi

فَائِيَّةُ ابْن الفَارِض

لَا تُنْكِرُوا شَغَفِي بِمَا يَرْضَى وَإِنْ

هُوَ بِالْوِصَالِ عَلَيَّ لَمْ يَتَعَطَّفِ

Ayıplamayın mahbubu hoşnut etme iştiyakımı

Lütuf buyurup vermese de vuslat muradımı

غَلَبَ الْهَوَى فَأَطَعْتُ أَمْرَ صَبَابَتِي

مِنْ حَيْثُ فِيهِ عَصَيْتُ نَهْيَ مُعَنِّفِي

Aşk galip geldi, münkâdım sevdanın emrine

İtaatim zahir zira asiyim kınayanın nehyine

مِنِّي لَهُ ذُلُّ الْخُضُوعِ وَمِنْهُ لِي

عِزُّ الْمَنُوعِ وَقُوَّةُ الْمُسْتَضْعِفِ

Benden ona karşı vardır itaatin zilleti

Ondan bana karşı ise kavînin izzet ve kuvveti

أَلِفَ الصُّدُودَ وَلِي فُؤَادٌ لَمْ يَزَلْ

مُذْ كُنْتُ غَيْرَ وِدَادِهِ لَمْ يَأْلَفِ

İ‘raz idi onun sevdiği, benden yüz çevirdi

Ezelden aşinasıydı kalbim, gayrı ülfet bilmedi

يَا مَا أُمَيْلَحَ كُلَّ مَا يَرْضَى بِهِ

وَرُضَابُهُ يَا مَا أُحَيْلاَهُ بِفِي

Ey razı olduğu herşeyin ne denli melahat bulduğu

Ve ey ağzından dökülenin, dudağımda ne kadar tatlı olduğu

لَوْ أَسْمَعُوا يَعْقُوبَ ذِكْرَ مَلَاحَةٍ

فِي وَجْهِهِ نَسِيَ الْجَمَالَ الْيُوسُفِي

Ya‘kûb’a (a.s) bahsetselerdi yüzünün güzelliğinden

Yûsuf’u (a.s) unuturdu mahbûbun cemâlinden

أَوْ لَوْ رَآهُ عَائِداً أَيُّوبُ فِي

سِنَةِ الْكَرَى قِدْماً مِنَ الْبَلْوَى شُفِي

Yahut Eyyûb (a.s) görseydi onu uyku arefesinde

Şifa bulurdu hastalığına sevgilinin iyadetiyle

كُلُّ الْبُدُورِ إِذَا تَجَلَّى مُقْبِلاً

تَصْبُو إِلَيْهِ وَكُلُّ قَدٍّ أَهْيَفِ

Gün yüzünün tecellisiyle ona meyleder mehtâblar

Serv-kâmetin görse eğilir tüm zarif endamlar

إِنْ قُلْتُ عِنْدِي فِيكَ كُلُّ صَبَابَةٍ

قَالَ الْمَلَاحَةُ لِي وَكُلُّ الْحُسْنِ فِي

Desem ki ‘bendedir bütün sevda ve muhabbet’

O da der: ‘Bendedir çünkü cümle hüsün ve melahat’

كَمُلَتْ مَحَاسِنُهُ فَلَوْ أَهْدَى السَّنَا

لِلْبَدْرِ عِنْدَ تَمَامِهِ لَمْ يُخْسَفِ

Güzelliği derece-i kemâl ile mevsûf

Ziyasını verse mehtaba, etmezdi husûf

وَعَلَى تَفَنُّنِ وَاصِفِيهِ بِحُسْنِهِ

يَفْنَى الزَّمَانُ وَفِيهِ مَا لَمْ يُوصَفِ

Hüsnünü vasfedenler ne derece mahir de olsa

Zaman tükenir onun evsafı tükenmez asla

وَلَقَدْ صَرَفْتُ لِحُبِّهِ كُلِّي عَلَى

يَدِ حُسْنِهِ فَحَمَدْتُ حُسْنَ تَصَرُّفِي

Feda ettim her şeyimi aşkı uğruna

Hamd ettim sonra bu hüsn-i tasarrufa

فَالْعَيْنُ تَهْوَى صُورَةَ الْحُسْنِ الَّتِي

رُوحِي بِهَا تَصْبُو إِلَى مَعْنىً خَفِي

Göz hüsn-i suretini görür düşer sevdaya

Ruhum ise mâil ondaki gizli manaya

أَسْعِدْ أُخَيَّ وَغَنِّنِي بِحَدِيثِهِ

وَانْثُرْ عَلَى سَمْعِي حُلَاهُ وَشَنِّفِ

Terennüm et cancağızım, bahsiyle sevindir bizi

Kulağıma küpe olsun esirgeme o incileri

لِأَرَى بِعَيْنِ السَّمْعِ شَاهِدَ حُسْنِهِ

مَعْنىً فَأَتْحِفْنِي بِذَاكَ وَشَرِّفِ

Tâ ki şahit olsun güzelliğindeki manaya kulağım

Mesrur et beni onunla, şeref bulayım

يَا أُخْتَ سَعْدٍ مِنْ حَبِيبِي جِئْتِنِي

بِرِسَالَةٍ أَدَّيْتِهَا بِتَلَطُّفِ

Ey Benî Sa‘d’den olan ruhum! Geldin o sevgiliden bir risaletle

Vazifeni eda ettin kemâl-i letâfetle

فَسَمِعْتُ مَا لَمْ تَسْمَعِي وَنَظَرْتُ مَا

لَمْ تَنْظُرِي وَعَرَفْتُ مَا لَمْ تَعْرِفِي

Duydum senin işitmediğini, gördüm görmediklerini

Tanıdım tanıyamadıklarını ve bildim bilmediklerini

إِنْ زَارَ يَوْماً يَا حَشَايَ تَقَطَّعِي

كَلَفاً بِه أَوْ سَارَ يَا عَيْنُ اذْرِفِي

Bin pare ol aşkından ey gönül! O mahbub sana bir gün uğrarsa

Durma ağla ey gözüm! Senden ayrılacak olursa

مَا لِلنَّوَى ذَنْبٌ وَمَنْ أَهْوَى مَعِي

إِنْ غَابَ عَنْ إِنْسَانِ عَيْنِي فَهْوَ فِي

Yoktur kabahati uzaklığın, sevdiğim benle beraberdir

Gözbebeğimden ıraksa da gönülden ırak değildir

Çeviri Notları

  • 5. beyitte geçen ve tükürük anlamında olan (رُضَاب) kelimesinin tercümesinde -okuyucuya istikrah vermemek adına- “ağzından dökülen” ifadesi uygun bulunmuştur.
  • 7. beyit “Peygamber Efendimizin (asm) hilkatin önce, Hz Eyyub (as) uykusunun başlangıcında Efendimizin (asm) hayalini bile görseydi, hastalığından şifa bulurdu.” şeklinde yorumlanmıştır.
  • 8. beyitte yer alan (قَدٍّ أَهْيَف) ifadesi “ince dallar” anlamına gelmekte olup zarif endamlı güzeller ince dallara teşbih edilmiştir.
  • 16. beyitte geçen ve bir kavme mensubiyeti gösteren (أُخْتَ سَعْد) ifadesi için şerhlerde şairin kendi ruhundan bahsettiği kaydedilmiştir.

Yeni Kelimeleri Yoklayalım

Kaynaklar

Şiir için:

el-Bûrînî, B., & en-Nabulsî, A. (2003). Şerhu Dîvânı İbni’l-Fârız. Beyrut: Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye.

Kapak Görseli:

Tom Thomson / Fire-Swept Hills (1915)

Yorumunuzu Buraya Bırakabilirsiniz:

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Kategoriler

Abone Olun

Yeni yazılarımızı herkesten önce okumak ve etkinliklerimizden haberdar olmak için mail bültenimize abone olabilirsiniz.

Son Yazılar

Bir Eleştirmen Gözüyle Toplum: Zeki Mübarek’in Üç Eleştirel Metni ve Türkçe Çevirileri

Mısırlı düşünür, edebiyatçı, şair ve eleştirmen Zekî Mübârek (زكي مبارك) Mısır’ın İngiliz sömürgesi altında olduğu yıllarda yaşamış, işgal esnasında halkı işgalcilere...

Bir Mabede Ağıt: Hafız İbrahim’in Ayasofya Şiiri ve Türkçe çevirisi

Dünya kültür mirasları arasına adını altın harflerle yazdıran Ayasofya'yı, yaklaşık 1500 yıl ayakta kalarak iki farklı dini ve kültürel dokuya ev...

İstilanın Ömrü: Mahmud Derviş’in “Gelişigüzel Kelimeler Arasından Geçip Gidenler” Şiiri ve Türkçe Çevirisi

Filistin'in ulusal şairi kabul edilen Mahmûd Dervîş (مَحْمُود دَرْوِيش), şiirleriyle Filistin’in özünü anlamaya ve yansıtmaya çalışır. Sizler için çevirdiğimiz "Gelişigüzel Kelimeler...